Kulluk: Huzur, Mutluluk...

Şu kısa ömrümde en emin olduğum şeylerden birini anlatmak istiyorum. Gerek kendi hayatımda bizzat yaşayarak gerekse de çevremdekilerden gördüm ki bu hayatın şifresi, Allah ile kuvvetli bağa sahip olmaktır. İnsanın huzuru ve mutluluğu, Allah'a bağlılığı ile doğru orantılıdır. Allah ile irtibatınız ne kadar kuvvetli olursa o kadar mutlu olursunuz. Fakat mutlu ve huzurlu olmak, bela ve musibetlerle karşılaşmamak demek değildir. İmanı kuvvetli insan karşılaştığı musibetlere rağmen mutlu olabilir. Geçenlerde bunu düşünürken bir an acaba bu düşünce subjektif mi diye tereddüde düştüm. Acaba ben Allah'a olan inancımdan ötürü mü bu düşünceye sahibim? Allah'a inanmayan insanların mutluluk kriteri farklı olabilir mi? Mutluluk denen şey insanların değer yargılarına göre değişen bir şey midir diye düşünürken aklıma "Kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur." ayeti geldi. Evet, mutluluk ve huzur objektiftir. Mutlu olmanın tek yolu vardır, Allah ile beraber olmak... Allah'tan uzak insanın mutlu ve huzurlu olması mümkün değildir.


Bu düşünceyi bir labirent metaforuyla örneklendirebiliriz. Bir labirentin içinde mahsur kalmış insanları düşünün. Bu insanlar labirentten çıkmaya çalışıyorlar. Labirenti dizayn eden kişi bu insanlara birtakım işaretler gönderiyor. Bu insanlardan kimileri bu işaretlerin labirentin kurucusu tarafından geldiğine inanırken diğerleri ise böyle işaretlere inanmıyor. Böyle bir durumda işaretlere inananlar kendilerinden emin ve huzurlu olmazlar mı? İnanmayanlar ise kendi kafalarına göre çıkış yolu arar ve labirentin içinde kaybolup giderler.

Bu örnekte labirent dünya hayatı gibidir. İnsanların şu dünyada esasında en büyük amaçları huzur ve mutluluğa kavuşmaktır. Dertlerle dolu labirentten çıkıp huzura ulaşmaktır. Müslümanlar bu amaca Allah'a kullukla ulaşmaya çalışırken gayrimüslimler ise nefislerini tatmin etmekle ulaşmaya çalışırlar. Fakat bilmiyorlar ki bu yolla hiçbir zaman hedeflerine ulaşamayacaklar.

Çoğumuz illa yaşamışızdır, bazı amellerimiz hürmetine Allah'ın yardımını yakînen hissetmişizdir. Öyle güzel bir his ki sanki Allah bizimle özel olarak ilgilenmektedir. Bu his asla tarif edilemez. En çok istediğiniz şeye kavuşmanız dahi sizi bu kadar mutlu edemez. Düşünsenize, hayatınızın her anında bu şekilde oluyormuş... Harika olmaz mı?

Bazı davranışlarımızla Allah'ın rahmetini üzerimizden kaldırıyoruz. Bize yardım etmek isteyen bir Rabbimiz varken biz ısrarla ondan yüz çeviriyoruz. Öyle ki hata yaptığımızda bizleri gizli-aşikar defalarca uyarıyor. Hatta bu uyarıların Allah'tan geldiğinden emin olmamıza rağmen hatalarımızda ısrara devam ediyoruz. Böyle bir insan mutlu olmayı hak ediyor mu? Allah neden huzur versin ki böyle bir insana? Birçok nimet vermiş, defalarca hatadan dönmesi konusunda kuluna yardım etmiş, yetmemiş sanki kendisi konuşuyor gibi başkalarının dili ile uyarılarda bulunmuş, buna rağmen ısrarla hataya devam ediyor...

Ben hayatımda defalarca yaşayarak tecrübe ettim ki Allah kuluna samimi isteklerinde daima yardımcı oluyor. Üniversiteye hazırlandığım yıllarda üniversiteyi gerçekten Allah'a hizmet etmek için istiyordum. Üniversiteye hazırlanıyor olmam sebebiyle bazı hizmetlerden geri kaldığım için gözyaşı döktüğüm zamanlar dahi olmuştu. Hamdolsun rabbim bana güzel bir puan nasip etti. Daha sonra tercih dönemi başladı. Tercih dönemimde ya Ankara'da ya da Adana'da okuyacaktım. Benim içimde Adana'da kalıp İslami faaliyetlerin içinde olma arzusu vardı. Fakat Ankara olsaydı da yine davam için gidecektim. Sonuç olarak Ankara'yı yazdım. Ankara'da bir dönem okuduktan sonra rabbim öyle bir ayarlama yaptı ki bunu hayal gücümü zorlasam dahi tahmin edemezdim. Bir virüs çıktı, okullar kapandı, herkes memleketine döndü, ben de Adana'ya :) Sırf samimi olarak hizmet etmeyi istedim diye rabbim bana hem güzel bir üniversitede okumayı nasip etti hem İslami eğitim almamı nasip etti hem de hizmetin içerisinde olmayı... Bu sene de hukuk bürosunda çalışıyorum...

Ben şuna inanıyorum, kalbinize rabbinizin razı olacağı şeyi koyarsanız rabbiniz sizi ondan asla mahrum etmez. Bizler istediklerimizin peşinden koşarken istediklerimizi verecek olanı unutuyoruz. Hep bir şeylere ulaşma gayretiyle yaşıyoruz. Halbuki Allah'a ulaşsak bütün ihtiyaçlarımıza fazlasıyla yetecek. O'nun razı olacağı bir hayat yaşayıp şerefli olmak varken ona karşı gelip şerefimizi düşürüyoruz. Allah'a kulluk insana şeref katar, onurlu bir hayat sunar. Nefse kulluk ise insanı karanlıklar içerisine gömer...

Hayatımın en mutlu zamanlarını şöyle bir düşündüğüm zaman daima Allah ile aramın kuvvetli olduğu zamanlar olduğunu görüyorum. Ne zaman rabbime güzel bir kul olmaya çalışsam içim huzur doluyor. Basit denebilecek şeylerden gözleri dolabiliyor insanın. Mutluluktan, Allah'a olan sevgisinden dolayı ağlayabilir mi insan? Evet oluyor...

Fazla uzatmayayım, umarım anlatmak istediğimi güzel ifade edebilmişimdir...

(Bu yazıyı değişik zamanlarda parça parça yazdığım için konu bütünlüğü sağlanamamış olabilir. Kusura bakmayın)

Yorumlar

  1. Allah razı olsun kardeş bu güzel tecrubeni bizim ile paylaştığın için . Bütün mesele Allah'a tevekkül etmeyi başarabilmek
    Ondan sonra hiçbir tereddüt kalmaz Allahin izniyle .

    YanıtlaSil
  2. İnsan içindeki duyguyu ancak bu kadar güzel ifade edebilir. Yüreğine sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder