Çalış Çalış Nereye Kadar?

Bu aralar çok önemli bir konuyu daha iyi anlamaya başladım. Oraya gelmeden önce şununla başlayayım: İlk vize haftam, hayatımız boyunca ölmeden kurtulamayacağımız tek şeyin çalışmak olduğunu öğretti bana. Hayatımız boyunca öyle veya böyle çalışmaya mecburuz. Sürekli bir şeyler elde etmek, bir yerlere gelebilmek için çalışıp duruyoruz. Çalışmak istemediğimizde ise sürekli birileri tarafından motive ediliyoruz(!): "Az daha dayan, dişini sık, şu sınavı bir atlat kurtulacaksın. Şu üniversiteyi bir kazan, rahatlayacaksın. Hele bir üniversite bitsin, kurtulacaksın...

Hep bu tür sözlerle avutulup durduk. Her seferinde de inandık. Sahiden üniversiteyi kazanınca kurtulacağımızı düşündük. Bu yüzden istemeyerek de olsa dişimizi sıkıp sabrettik. Onu elde edeceksek değerdi sıkıntı çekmeye. Ondan dolayı sürekli gözümüzde büyüdü o elde etmeye çalıştıklarımız. Hatta belki o kadar büyüdü ki, kalbimizde ilk sırada yer verir olduk ona. Köle gibi çalışıp durduk gece gündüz. Belki onlarca laf işittik çalışırken. Belki sağlığımız bile bozuldu. Çektiğimiz tüm sıkıntılara rağmen devam ettik. Nasıl olsa onu elde edince her şey bitecek ve rahatlayacaktık.

Sonunda elde ettik. Bu belki bir lise, belki üniversite, belki bir araba, belki bir şirket... Sonuçta hepsi de çalışarak elde edilmiyor mu? Kazanınca çok sevindik ilk başlarda. Ama biraz zaman geçtikten sonra yavaş yavaş onun da kıymeti azalmaya başladı. Fark etmeye başladık ki, onu da kazandıktan sonra çalışmak gerekiyor. Tıp kazandıktan sonra çalışmadan devam edilebilir mi? Hukuk fakültesi çalışmadan biter mi? Araba alsanız, benzin koymadan kullanabilir misiniz? İşte aynen öyle. Bu dünyada elde etmeye çalıştığımız her şey, onu elde ettikten sonra kıymetsizleşiyor. Onu elde etmek için sabrettiğimiz zamanların hepsinin avutma olduğunu fark ediyoruz.

Madem bu dünyada elde ettiğimiz hiçbir şey aslında çalışmaya, sabretmeye değer değil; öyleyse çalışmaya değer olan şey nedir? Madem bu dünyada ölene kadar çalışmaktan kurtulamayacağız, öyleyse ne için çalışacağız?

Şu hayatta çalışmaya değer tek şey, Allah rızasıdır.
Uğrunda sabredilmeye değer tek şey, Allah rızasıdır.
Uğrunda insanlardan laf işitmeye değer tek şey, Allah rızasıdır.
Sabahlara kadar uykusuz kalmaya değer tek şey, Allah rızasıdır.
Kazandığımızda sevinmeye, kaybettiğimizde üzülmeye değecek tek şey; Allah rızasıdır.
Öyleyse nefsimiz için kaybettiklerimize üzülmeyelim. Aksine sevinelim, bir şeyi nefsimiz uğrunda elde etmediğimiz için... Zira uğrunda bir şeyler elde ettiğimiz nefsimiz bize hiçbir fayda sağlamayacak. Bunun yerine istediklerimizi ne için istediğimize bakalım. Nefsimiz için köle gibi çalışmaktansa Allah rızası için kul gibi çalışalım. Düşünsenize, ömrünüzü çalışmakla tüketiyorsunuz ama Allah katında zerre kadar kıymeti yok. Bu büyük bir iflas değil midir? Şimdi kendimize soralım, biz istediklerimizi ne için istiyoruz? Eğer isteklerimiz nefsimiz içinse öncelikle niyetimizi düzeltmeye çalışalım...

Şu dünyada Allah'ın rızasından başka hiçbir şey için çalışılmaz. Zaten Rabbimiz hiçbir zaman kıymetsiz bir şey için vaadde bulunmaz. Allah kulunu hiçbir zaman avutmaz. Evet, Allah da ‘sabret’ diyor. ‘Az daha dişini sık, kurtulacaksın’ diyor ama bunlar avutma değil. Dünya hayatımızdaki nihai kurtuluş, ancak ve ancak Allah'ın rızasını kazanmış bir şekilde ölmeyle mümkündür.

Bu söylediklerimden sonra şöyle düşünülebilir: Öyleyse hiç mi dünya nimetlerini istemeyeceğiz? Üniversite okumayalım mı, araba almayalım mı? Evet, üniversiteyi isteyeceğiz. Ama kendimiz için değil. Değersiz isteklerimizi değerli kılan şey ihlastır. Eğer dünya nimetlerini nefsimiz için istiyorsak, uğrunda çektiğimiz çilelerin hiçbir kıymeti yoktur. O çileler sadece Allah için istediğimizde değer kazanır. Etrafımızdakilerin motivasyon cümleleri de işte o zaman avutma olmaktan çıkar.

Sonuç olarak, hayatta tek amacımızın Allah için çalışmak olduğunu daha iyi anlamış oldum. Üniversiteye hazırlanırken bazı kimseler tarafından çok avutuldum. Böyleleri sadece rahat hayat yaşamam, mal mülk için sabretmem gerektiğini söylediler. Ama bazı güzel insanlar da beni hep motive etti. Onlar bana üniversiteyi Allah için istememi, dolayısıyla da çok çalışmam gerektiğini öğrettiler. Eğer böyle kimseleri görürseniz söylediklerine kulak verin. Nasihatlerinden istifade edin. Onlar sizin dünyada olduğu gibi ahirette de kazanmanızı isteyenlerdir. Bana bu altın değerindeki bilgiyi öğrettikleri için üzerimde emeği olan bütün herkese teşekkür ediyorum…

Yorumlar

  1. Akrablarımla ahiret hakkında konuşmaya başlayınca konu çalışmaya gelip çalışmak ibadettir çalışmazsak olmaz ekmek gelirmi muhabbeti sıktı biraz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder